Orkide, evde bitki yetiştirmeyi sevenlerin en önem verdiği çiçeklerin başında gelir. Tüm bitkiler gibi orkide bakımı ve orkide yetiştirilmesi emek isteyen bir uğraştır. Bu süreçte zaman zaman sorunlar ortaya çıkabilir. Bu içeriğimizde orkide hastalıklarını, orkide bakımında ortaya çıkabilecek sorunları ve bunların çözüm yollarını ele aldık. Orkide hakkında aklınıza takılan sorular olursa buraya göz atabilirsiniz. evterapisi.com/orkide-hakkinda-sorular
İçindekiler
Orkidemin Yaprakları Neden Buruşuk ve Sert?
Buruş buruş görünen yapraklar bitki dokusundaki su kıtlığının göstergesidir. Bir sonraki adım bitkinin neden yeteri kadar su almadığını belirlemektir. İlk olarak köklere bakmalısınız. Şayet kökler sağlıklı bir beyaz-yeşil tona sahipse ve dolgun görünüyorsa ve toprağın da durumu iyiyse bitkinin az sulandığını düşünebilirsiniz, özellikle de kökler beyazsa ve saksının rengi açıksa.
Öte yandan, köklerin durumu iyi değilse bitki kök kaybetmiş olabilir. Şayet bitkinin kökleri deforme olmuşsa onu ne kadar sularsanız sulayın daha fazla su kabul etmeyecektir. Bu durumda, asıl sebep, aşırı sulamaya veya toprağın kötüleşmesine ya da saksısı yeni değiştirilen bitkinin iyi yerleştirilmemesine bağlı kök kaybı olabilir. Acil çözüm, kök adına geriye ne kalmışsa oradaki baskıyı azaltmak için bitkilerin etrafındaki nemi artırmaktır. Ardından, bitkiyi yeniden dikebilir veya yalnızca bitki taze toprağa alışana kadar bekleyebilirsiniz.
Orkide Tomurcukları Neden Dökülür?
Tomurcukların açmadan dökülmesinin pek çok nedeni vardır:
Az ya da aşırı sulama.
Aşırı sıcaklık ya da ani ısı değişimleri (havalandırma menfezleri, klimanın doğrudan bitkiye hava üflemesi).
Doğalgaz kaçaklarından sızan gaz, boya ya da diğer kimyasallar.
Etilen (bu asidi en çok elma, avokado, şeftali, armut, erik, kavun-karpuz, incir ve domates üretmektedir).
Düşük nem oranı.
Genetik özellikler.
Yaprak bitleri, kirpik kanatlı böcekler ve bazı akarlar.
Bitkinin yerini değiştirmek. (Bitkinin yerini değiştirmek istiyorsanız çiçek açana kadar beklemelisiniz.)
Karıncalar
Karıncalar orkidelere nadiren direkt olarak hasar verir, onlar daha ziyade kabuklu bitlerin, pamuklu bitlerin veya yaprak bitlerinin bitkiyi istila etme ihtimalini doğurur. Karıncaları kontrol altına almak için onları bölgeye çeken yiyecek kaynağını ortadan kaldırmak genellikle yeterlidir. Bu nedenle, bitkilerinizi iyice inceleyip karıncaların iştahını kabartan haşereleri kontrol altına almalısınız. Bazı orkideler, özellikle simbidyumlar çiçek saplarında şekerli salgılar üretir. Bu durumda, karınca-geçirmez bir hendek yapmak için bitkiyi koyduğunuz platformun ayaklarını, bir kısmı yağ veya sabunlu su ile doldurduğunuz tenekelere yerleştirerek karıncaların bitkilere ulaşmasını önleyebilirsiniz.
Yaprak biti, kabuklu bit ya da pamuklu bit izine rastlarsanız saf %70 veya %90 izopropil alkol (tuvalet ispirtosu) kullanmayı deneyebilirsiniz -iki hafta boyunca her üç günde bir alkole batırılmış pamuk bir temizleme bezini söz konusu bölgeye sürtebilirsiniz. Bitkilerinizi dışarı alarak bir böcek ilacı kullanmak isterseniz karıncalara karşı epey etkili olan piyasadaki bazı böcek ilaçlarını da tercih edebilirsiniz. Bitkinizi koyduğunuz platform, platformun ayakları, zemin ve duvarlar gibi karıncaların bitkilere tırmanmasını kolaylaştırabilecek yerlere sprey sıkın. Çiçeklere sprey sıkmaktan özenle kaçının. Bir başka ipucu ise saksıların girişinin etrafına ve iç kısımlarına defne yaprakları koymaktır. Defne yaprakları karıncaları kaçırır.
Yaprak Bitleri, Pamuklu Bitler ve Kabuklu Bitler
Pamuklu bitler büyük bir hızla çoğalsa da kontrol altına alınmaları zor değildir.
Muhtemelen bu tür haşerelere yönelik geliştirilen, evde hazırlanan ilaçlarla yapılan en popüler yöntem bitkileri izopropil alkole (tuvalet ispirtosu) batırılmış pamuklu bir bez veya pamuk yumağıyla temizleyip ovalamaktır. Etanol ve metanol gibi bitki dokularına sızıp ciddi hasara sebep olabilecek diğer alkolleri kullanmayın! Marketlerde kolaylıkla bulabileceğiniz %70’lik izopropil alkol işinizi görecektir.
Sert yapraklı bitkiler için ise parmakla nazikçe ovalama yöntemi, pamuk yumağı ya da yumuşak uçlu bir çocuk diş fırçası etkilidir. Öncelikle, büyük ya da küçük fark etmeksizin gördüğünüz tüm bitleri ayıklamalısınız. Ardından, etkilenen bölgeye alkol uygulayabilirsiniz.
Kabuklu bitler ve pamuklu bitler söz konusu olduğunda küçük sarımsı leke görünümünde olan, yumurtadan yeni çıkan böcekleri ayıklamak için alkol yöntemini tekrarlamanız gerekecektir. Genellikle iyi gizlenmiş yumurtalara karşı alkol püskürtmek her zaman etkili olmadığından işlemi özenle yinelemek elzemdir. Kıvrımlara, dal ile gövdenin birleştiği yerlere, dal köklerine, yaprakların orta damarına ve köklere bilhassa dikkat etmelisiniz. Alkolü bir çiçek sulama spreyi veya herhangi bir pompalı sprey ile püskürtmek etkilidir; ancak alkolü dar bölgelere damlatmak büyük bir önem taşır.
Sert kabuk bitkiye bir kere yerleşti mi kökünü kurutmak için işlemi birkaç defa tekrarlamak gerekir.
Alkol işlemi ile ilgili nadiren de olsa rastlanan potansiyel bir sorun bitkinin donmasıdır. Alkolün hızla buharlaşması, özellikle de buharlaştıran soğuma etkisini artıran hava hareketi ile bitki dokularını soğutur. Bu donma olayının dokuların aşırı soğumasından ve bakterilerin ya da mantarların çürütebileceği ölü hücre kısımları yaratılmasından kaynaklandığı düşünülür. Ilık veya esintili günlerde, kalan alkolü bitkinin üzerinde buharlaşmaya bırakmaktansa bir mendil yardımıyla silip çıkarmalısınız. Bu tür sorunlar ve dokunun kuruması problemi bilhassa Oncidium Alliance gibi yumuşak ya da ince yapraklı orkidelerde görülür.
İzopropil alkolü ispirto adıyla marketlerin ve eczanelerin kozmetik ve sağlık reyonlarında kolayca bulabilirsiniz. Bu alkol genellikle %70’lik çözelti ile (%90’lık versiyonu da mevcuttur) satılır ve haşerelere karşı kullanımda büyük oranda seyreltilebilir. 1,5 litrelik sprey şişe için önerilen tarif 50:50 oranında izopropil alkolü su ile karıştırıp çözelti elde ederek yaklaşık bir çay kaşığı sıvı sabuna birkaç damla halinde püskürtücü olarak eklemektir.
Evde bitki yetiştiren pek çok kişi az miktarlarda maden yağı, neem yağı ya da bahçe bitkilerinde kullanılan diğer yağlardan biriyle bir karışım elde etmeyi de tercih ediyor (1,5 litrelik sprey şişeye 1 çay kaşığı yağ eklenir). Karışıma eklenen oranları tamı tamına tutturmak elzem değildir. Görünüşe göre bitki bakımı yapan herkesin belirlediği farklı oranlar var, bu oranların hiçbiri de diğerine göre bariz bir şekilde daha kullanışlı sayılmaz.
Yine de altını çizerek belirtmek gerekir ki aşırı miktarlarda veya fazla etkili bir deterjanın kullanımı ya da amonyak içeren kimyasal bir temizlik malzemesinin kullanımı bitkilerinize, özellikle de tomurcuklarına ve çiçeklerine zarar verebilir. Bu nedenle, dikkatli olmakta fayda var. Bu durum bilhassa bitki dokularındaki doğal koruyucu balmumunu çıkarabilecek bulaşık deterjanı ve ev temizliğinde kullanılan deterjanlar için geçerlidir.
Uzman orkide bakıcıları, orkide haşerelerini defetmeye yönelik bir başka yararlı çözüm öneriyor. Bu çözüm, yaklaşık 5 litrelik bir çözelti elde etmek için 409 temizlik malzemesinden yarım litrelik bir oranı tercihen %90’lık ispirtoya yeterli miktarda su ile birlikte eklemeye yönelik bir tarif şeklinde karşımıza çıkıyor. Bu karışım zararsız, güvenilir ve oldukça etkili. Alkol/su karışımında olduğu gibi bu karışım da aynı yöntemle, püskürtülerek veya bölgenin bez yardımıyla temizlenmesiyle uygulanıyor.
Orkidede Akar Sorunu
Benzer şekilde, örümcek akarına da bitkinin gümüşi, oyuklu yan kısımlarında rastlanabilir.
Yumuşak bitki parçalarıyla beslenen, sera ve bahçelere zarar veren iki noktalı kırmızı örümcekler ve sahte örümcek akarları küçük ve nispeten narin yaratıklardır. Akarları kontrol altında tutmanın en kolay yolu bitkilere düzenli olarak su püskürtmek veya fışkırtmaktır. Bitkileri duşa sokmak veya bir mutfak fıskiyesi kullanmak oldukça etkilidir. Akarlar yıkandığında bitkilerin üzerinden kolayca çıkarılabilir veya güçlü bir sprey ile etkisiz hâle getirilebilir. Seralarda düzenli olarak uygulanan su püskürtme ve misting (serinletme) işlemleri hayli yararlıdır.
Uzman orkide bakıcıları tarafından önerilen 409/ispirto karışımı da akarları etkisiz hâle getirmek için kullanılabilir. Bu durumda, çözelti, yumuşak bir kumaş parçasıyla yaprakları dönemsel olarak temizlemek suretiyle tercih edilebilir. Bu işlemin ardından çözelti kalıntısını iyice durulamak adına yapraklara sade içme suyu püskürtülmelidir.
Küfler ve Lekeler
Islak yapraklar ve yüksek oranda nem mantar hastalıklarının ve bakteriyel hastalıkların yayılmasına zemin hazırlar. Mantar ilaçlarının bakteriyel hastalıklar üzerinde bir etkisi olmaz. Tam tersi, bakteriyel hastalıklar için de geçerlidir. Bu nedenle, hangi hastalıkla karşı karşıya olduğunuzu bilmeniz çok önemlidir. Muhtemelen ikisinden birini ayırt etmenin en kolay yolu koku ayrımıdır. Orkidelerdeki en yaygın bakteriyel hastalık, ölü balık kokusuna benzer tiksindirici bir kokuya neden olur. Şayet suda fazla uzun süre boyunca dalından koparılmış çiçekler bıraktıysanız sözünü ettiğimiz kokuya aşina olmalısınız.
Hastalıklar göz açıp kapayıncaya kadar yayılır! Bilhassa bakteriyel hastalıklar bitkileri büyük bir hızla öldürür ve zaman burada kritik bir öneme sahiptir. Hem bakteriyel hastalıklar hem de mantar hastalıkları suyun sıçramasıyla yayılır ve bu duruma yağmur suyu da dahildir. Tek kenarlı jilet gibi etkili bir kesme aracı kullanın, en az bir parmaklık temiz, yeşil bir bölgeyi de dahil edecek şekilde enfekte olan dokuyu kesip atın ve kesilen bölgeye mantar ilacı uygulayın. Sorun bakteri kaynaklı ise bile mantar kökenli bir enfeksiyonun yarada patlak vermesini istemezsiniz. Evlerimizde sık sık kullanmayı tercih ettiğimiz tarçın, mantar hastalıklarına karşı etkilidir ve söz konusu yüzeyi kaplamak için de kullanılabilir. Kimyasal bir mantar ilacı kadar etkili olmayabilir; fakat kolaylıkla bulunabilir ve işe de yarar.
Orkidelerde rastlanan en yaygın mantar ve bakteri kaynaklı küfler şunlardır:
Kara Küf
Yapraklarda ya da yeni büyüyen yerlerde yumuşak ve küflenmiş bölgeler halinde çıkan ve zamanla rizomlara ve köklere yayılan bir mantar hastalığıdır. Enfekte olan bölgeler evvela morumsu kahverengi bir tona bürünür, ardından kararır. Enfeksiyon bölgesinin dış kenarları ise sarımsı renktedir.
Kara küf, bir grup orkide ile hızla yayılabilir.
Kök Çürüğü
Bitkiye genellikle köklerinden sızan bir tür mantar hastalığıdır. Enfekte olan bitkiler güdükleşir ve pörsür. Kahverengiden siyaha çalan kısımlar köklerden rizomlara uzanır. Hastalık ilerledikçe yapraklar bükülür, pörsür ve sarımsı bir renk alır.
Bakteriyel Kahverengi Leke
Yaprak üzerinde çökük, sulu bir lezyon olarak patlak veren bakteriyel bir hastalıktır. Lezyonlar bir müddet sonra kahverengi veya siyah bir tona bürünüp koyu renkli bir sıvı sızdırır.
Bakteriyel küf, tipik olarak yaprak üzerinde sulu lezyon şeklinde görünmektedir ve su değdiğinde yayılır.
Erwinia (Çubuk Şekilli Bakteri)
Yapraklarda ya da yalancı soğanlarda sulu, kestaneden açık yeşile çalan renkte patlak veren bakteriyel bir hastalıktır. Bu hastalık özellikle yoğun stres altındaki bitkilerde yaygındır ve Phalaenopsis (güve orkidesi) cinsi orkidelerde sıcak, uzun yaz aylarında sık rastlanan bir sorundur.
Yaprak Lekesi
Yaprakların kenarlarında sarı kısımlar olarak patlak veren tipik bir mantar hastalığıdır. Bu lekeler çoğaldıkça yaprağın her iki tarafında da görülmeye başlanır ve kahverengi ya da siyah bir renk alır.
Yaprak Küfü
Yoğun nem ve soğuk hava koşulları nedeniyle oluşan yaygın bir mantar hastalığıdır. Bu hastalık, yeni açan çiçekler üzerinde pembe, gri ya da sarımsı kahverengi tonlarda küçük yuvarlak lekeler şeklinde kendini belli eder. Bu hastalık bitki üzerinde öldürücü bir etkiye sahip olmamakla beraber enfekte olan çiçekler bozulur ve nahoş bir görüntü sergiler. Hastalık arial sporlarla yayılır ve evi temiz tutmak, hastalığı kontrol altına almak adına hayati önem taşır.
Güneş Yanığı
Güneş yanığı genellikle bitkilerin, genellikle mevsim değişimlerinin beraberinde getirdiği parlak ışığa doğrudan ve aniden maruz kalmasıyla oluşur.
Yaprakların üzerinde aniden beyaz veya kahverengi kısımlar şeklinde ortaya çıkıp kuruyarak birbiri ardına kararan lekeler güneş yanığı olabilir. Başlı başına ciddi bir sorun teşkil etmeyen güneş yanığının geri dönüşü olmadığını ve bitkilerinizin güzelliğini bozacağını bilmenizde yarar var. Ciddi vakalarda ise bitki aniden ölür ve yapraktaki herhangi bir hasar, zarar gören bölgede ikinci bir enfeksiyona davetiye çıkarır.
Orkide yaprakları açık sarı-yeşil tonlarda olmalıdır. Orkidenin fazla ışığa maruz kaldığının ilk habercisi sararan yapraklardır. Kendi haline bırakılırsa bu sarı yapraklar zamanla önce beyazlaşır, ardından koyu kahverengi bir renk alır ve güneşte yanan bölge kuraklaşacağı için kurur. Klorofil tamamen bozulmadan sorun fark edildiği takdirde hasarı tersine çevirmek çoğunlukla mümkündür. Bununla birlikte, beyaz lekeler veya çökük kısımlar ortaya çıkmaya başladığında hasarı geri döndürmenin hiçbir yolu yoktur ve bu noktada yapabileceğiniz en iyi şey bitki daha da kararmadan lekenin ilerlemesini durdurmaktır.
Virüs
Virüs, orkidelere taşıyıcı haşerelerin yaymasıyla oluşmasına rağmen ortaya çıkmasındaki asıl sebep bitkileri kirli aletlerle budamaktır.
Orkideler de insanlar gibi virüs riskine açıktır ve günümüzde buna yönelik herhangi bir tedavi bulunmamaktadır. Tıpkı insanlarda olduğu gibi bitkilerde de canlının virüsle enfekte olup olmadığını ona bakarak anlayamazsınız. Bu nedenle, ne zaman bir orkide bitkisini budayacak olsanız virüs yayılımını önlemek için steril bir alet kullanmaya özen gösterin. Tek kullanımlık, düz kenarlı bir jilet yaprakları, çiçekleri ve eski çiçek saplarını (ölü yapraklar ve açılmamış çiçek tohumları bile virüs barındırabilir) budamak için mükemmel bir alettir. Her yeni bitki için yeni bir jilet kullanmalısınız. Ardından, bitkinizin etrafını, eski yaprakları ve düşen çiçekleri toplamalısınız.